Belluciler Kürtmü?


Bugün   yazacağım   küçük     makaleye   kışkırtıcı/sinirlendirici     bir   başlık   olan„Beluçiler de Kürd“     başlığını koyuyorum.

 

Biliyorum   bu başlık   bir çok   Kürdün   hoşuna   gitmeyecek.

 

Başlığı gören   bir çokları „Aso   dünyayı   Kürdleştirecek!!“ diye   tepki gösterirler.

 

Zazaların, Êzîdîlerin,   Kurmançların, Soranların, Goranların   Kürd olup olmadığı,   hatta   Kürdler diye   milletin var olup olmadığı   çeşitli  çevrelerce   empoze edildiği   bir ortamda “Belucilerin   Kürdlüğünü”   gündeme   getirmek   pek akıllıca   bir   şey değil.

 

Yüzyıllarca      Kürd   olduklarından,   millet olarak tarih   sahnesinde   silinmek amacıyla   soykırımlara uğrayan   Kürdlerin, lehçelerinden, mezhep ve dinlerinden   farklı milletleri çıkarmanın moda olduğu bir dönemde   Belucilerin   Kürdlüğünü gündeme   getirmek bir çok çevreyi rahatsız edecektir.

Ben de bugün kaleme alacağım     bu kısa   makale de   biraz daha     sinirlere     dokunmaya   çalışacağım.

Aslında çok acı ve trajik bir durum. Onlarca   yıldan beri   Kürd   tarihi ile ilgileniyorum,   Kürd   tarihine   ilişkin   bulduğum   her şeyi okumama rağmen     yeni verileri gördüğüm zaman   Kürd tarihine ilişkin   ne   kadar az şey bildiğimi ve   nasıl   bir cehaleti   yaşadığımı   fark ediyorum.

 

Bir de   okulda   kendi tarihini ve dilini   öğrenmeyen,   çocuk   yaşlarında   sömürgecilerin   tarihini kendi   tarihi   olarak öğrenen Kürdleri düşündüğümde   felaketin   boyutları daha da   derinleşiyor.

 

Fazla   lafı   dolandırmadan   konumuza   gelelim..

 

Şerefxan Bitlisi’nin   Şerefname’si   Kürd ve Kürdistan   tarih çalışmaları açısında sahip olduğu   önemli yeri   tartışmaya gerek   yok. Şerefxan     sayesinde   tarihimizin   belli bir dönemi hakkında   önemli   tarihsel bilgilere   sahibiz.

 

Mela Mahmudê Beyazîdî, Kürdistan Tarihini     Şerefxan’ın   Şerefname’yi bitirdiği(1597)   tarihten   bin sekizyüz   yıllarının sonlarına kadar kesimini   yazmış ve   A. Jaba’ya   teslim etmişti.. Fakat ne yazık ki   Mela Mahmudê Beyazîdî ‘nin   “Kürdistan Tarihi” adlı eserinin önsözünün dışında elimizden bir şey yok.   Eğer bu kitap bulunsa   Kürd tarihi araştırmaları   konusunda   bir devrim olacak ….Yani söz konusu olan Kürdistan tarihinin     400 yıllık bölümüdür. (20. Ve 21. Yüzyıl Kürdistan tarihçileri   konumuz olmadığından dolayı geçiyorum)

Türk, Arap ve Fars sömürgecilerinin   Kürd ve Kürdistan tarihine   karşı     giriştikleri vandalizme     rağmen   her gün   yeni   kaynaklar ortaya   çıkıyor.

 

Bu kaynaklardan   biri de “KURDGAL NAMEK”tir.*

 

Kurdgalname,   Kürd   tarihi   için  Şerefxan Bitlisi’nin   Şerefnamesi kadar değerli ve   paha biçilmez bir eserdir.

 

 

Kurdgalname’yi    Kürdler   ortaya çıkarmadı. Kürd tarihçilerinin   bu konuda hiç bir rolleri yok.

Bundan dolayı   eğer bazı   arkadaşlar “Aso dünyayı Kürdleştirecek!!!!” gibi   iddialarda   bulunurlarsa   benim hiç bir katkım yok..

 

 

Kurdgalname’yi   bulup   ortaya çıkaranlar   Beluci aydınlarıdır.

Beluçi aydınları   Kurdgalname’yi      Kürd ve Beluçi   tarihi   için   bulunmaz   “bir hazine”   olarak görüyorlar.

 

Kurdgalname       1659/1660   yıllarında  Axwend Mehemed Salih Zengene   Beluç tarafından kaleme alınmıştır.

 

Axwend Mehemed Salih Zengene   Beluç ,Kurdgalname’de      Beluçilerin   Kürd asılı olduğunu   olduğunu   Medler,  Haşemitler, Yünanlar, Eşkaniler, Sasaniler, Hintliler ve   İslami döneme dair   Beluçi Kürdlerin üzerine duruyor ve   çok değerli   bilgiler veriyor.  “Beluçi Kürdleri” tabiri bana   değil, yazara aittir.

 

Aslında bu kitabın   bulunuş tarihi çok eski.   1943 yılında   Beluçi aydınlarından   Mir   Nesirxan Ahmed Zeyi,   hükümet adına  Beluçistan’nın Sorab kazasında   vergi   toplamaya giderken Kurdgalname’in   bir elyazmasını   Qazi Xewisbexş olarak da tanınan Qazi Abdulhamid’in evinde   buluyor. Mir   Nesirxan Ahmed Zeyi,   Qazi Xewisbexş’tenkitabı istiyor, fakat Qazi vermiyor.   O dönemlerde     kopi yapma   imkanı olmadığından   dolayı Mir   Nesirxan   kitabın orjinalını     olduğu gibi   bir nüshasını   elyazısıyla çoğaltıyor ve 1988 yılında   Pakistan Beluçistan’ın başkenti Quetta’da  iki cildin birini “Beluç ve Beluçistan Tarihi” adı altında   basıyor.

 

Mir Nesirxan   1991   yılında   Beluçi   Akademisinin yardımıyla   Kurdgalname’nin   Farsçasını Beluçistan Başkenti Quetta’da   yayınlıyor.   Kurdgalname 1994 yılında Urduce’ye çevrisi yapılıyor ve     yayınlanıyor.

Mir Nesirxan   kitaba yazdığı   önsöz de “Kurdgalnamek,   tarihçi   Axwend Mehemed Salih Kurdi Zengene   Beluç   tarafından 1659 yılında   yazılmıştır.   Yazar   kitabın birinci bölümünde   kendi aslını     Kürd   Zengene aşiretine   bağlyor. Zengenelerde   Bud aşiretinin bir   kabilesidir. Ayrıca yazar     Braxoyi Kürdleriyle olan   akrabalığını gündeme getiriyor.   Yazar bu iki   kabileyi   Bud’un iki oğluna  “Braxim” ve   “Zengan”a   bağlıyor.   Bud’un kendisi ise   Med Kral’ının   7. Oğluydu.  

 

Bu kitap   aslen Kürd ırkından olan   Beluçilerin   tarihini   irdeliyor………… Kurdgalname’ye göre Beluçi Kürdleri daha sonra   eski Beluçistan’a gelip yerleştiler……..”(sayfa 21)

 

 

 

Beluçistan Başkenti Quetta Üniversitesinde   öğretim   görevlisi olarak çalışan   Nadir Qemberani     Kurdgalname’ye   yazdığı önsöz de “Kurdgalname,   Beluçileri   büyük Kürd milletinin   bir parçasıdır. Çünkü,   Beluçilerin   içinde   var olan   aşiretlerin aynı isimle Kürdler içinde varlar. Hatta bugün Beluçiler içinde   büyük bir aşiret var   “Kürd” ismiyle tanınıyor.   Axwend   Mehemed Salih   400 yıl önce   bu kitabı yazdı…   Orta Doğunun ve   İran’ın   o dönemki    faciaları ve   tarihi olaylar bugün de yaşanıyor”(sayfa 28)

 

 

Dr. Nasir Qemberani   yazdığı önsözünün devamında   Beluçiler ve Kürdler   biri doğuya   diğeri ise   batıya yöneldi. Bugün Beluçiler İran, Afganistan   ve Pakistan   arasında   bölüştürülmüş; Kürd ise   Farslar, Araplar ve   Türkler arasında bölüştürülmüş ve   aynı akibeti   yaşıyorlar.

238 sayfadan oluşan Kurdgalname   Kürd ve Kürdistan tarihi için bulunmaz bir eserdir. İmkanlarım   dahilinde   çeşitli bölümler halinde     özetleyerek   okuyuculara       sunacağım.   Şimdilik   Şeyh Ubeydullah Nehri’ye dönüyorum.

 

 

 

*Kurdgalname’nin ilk cildi   Hiwa Muhamed   Zendi tarafından       “Sorancaya”   çevrildi ve   2012 yılında   Aras Yayınları tarafından   Kürdistan’da basıldı.

 Devamı için adrese bakınız

http://zagrosname.com/blog/2016/03/12/beluciler-de-mi-kuerd/

BU SİTE İLE KURULMUŞTUR